SİHİRLİ SANDIK
 
 MASAL DÜNYASI
        SİHİRLİ SANDIK
 
 
     
 
 
 
 
 
                 TUBA SÜMER
 
 
 
 
 
 
                       SİHİRLİ SANDIK
 
       Çok eski zamanların birinde geniş topraklara hükmeden zengin bir kral varmış.Kralın bir de yetişkin ve yakışıklı bir oğlu varmış.Kral prensi,bir dediğini iki etmeyecek kadar çok severmiş.Ama prens bu duruma rağmen mutlu değilmiş. kocaman sarayda dolaşır,eğlenir ancak yine de canı sıkılırmış.Bir gün prens halkın arasına girerek onlar nasıl yaşar,ne yer,ne içer,nasıl eğlenir,nasıl vakit geçirirler ?öğrenmek istemiş.Üzerindeki altın sırmalı elbiseleri çıkararak;eski elbiseler giyip, çarşıya,halkın arasına inivermiş.Başlamış halkı ilgi ile izlemeye.Bir süre sonra ilgisini bir şey çekmiş.Satıcıların bir kısmı meyve,sebze,tavuk,yumurta,yağ,peynir,zeytin,
elbise..gibi normal ihtiyaç malzemelerini bağırarak satarken,adamın birisi çarşının ortasında ,yüksek bir yere çıkmiş :
    -Sihirli sandığa giren zengin olur.Sihirli sandığın içine giren zengin olur.diye bağırmaktaymış.
Prens merak ederek adamın yanına yaklaşıp;
    -Sandığa girerek ben zengin olmak istiyorum demiş.
Adam peki.Öyleyse beni takip et.demiş.Prens adamın peşi sıra yürümüş ve epey ileride ıssız bir yerde bir ağacın altına gelmişler.
Adam prense ağacın altındaki sandığı göstererek:
-İşte,zengin olmak için bu sandığın içine gireceksin. Akşama doğru dev kuşlar gelip sandığı altın dolu bir
dağa götürecekler.Sen sesini hiç çıkarmadan sandıkta otur demiş ve sandığın ağzını kapayarak kendisi uzaklaşmış.Bir süre sonra gerçekten dev kuşlar.gelip  
sandığı iri pençeleri ile kaptıkları gibi havalanmışlar.
Kuşlar sandığı ülkenin çok yüksek bir dağına bırakmışlar.Prens sandıktan çıkıp etrafına bir bakmış ki her taraf altın ve mücevher ile dolu. Şaşkınlık içinde etrafını seyrederken dağın dibinden bir ses duymuş.Sese kulak verdiğinde bu ses kendisini sandığa koyan adamın sesiymiş.Adam prese demiş ki:
    -Hey sen oradaki. Hazineden bir kısmını aşağı at ki, senin oradan inme yolunu söyleyeyim.
Prens altınlardan bir kısmını aşağı atmış,ancak altınları toplayan adam prense iniş yolunu söylemeden
    -Oraya nasıl çıktıysan öyle in.deyip,çekip gitmiş.
Hava kararmaya başlayınca dev kuşlar birer birer dağın tepesine gelip, konmaya başlamış.Prens korkudan tirtir titreyerek sarayı terk ettiği için pişman olmuş.Prens korkudan titrerken dağın altlarında bir ışık görüp,O yana doğru yürümüş.Binbir zorlukla ışığın olduğu yere gelerek kapıyı çalmış.Kapının ardındaki nöbetçiler seslenmiş;
-Kimsin?
Prens;
-Ne inim ,ne cinim.Yaralı garip bir adamım.demiş.
nöbetçiler kapıyı açarak prensi içeri almış ,yaralarını sarıp,karnını doyurmuş ve krallarının huzuruna çıkarmışlar.
Kral;kendisinin periler kralı olduğunu anlatıp,prense kim olduğunu ve buraya nasıl gelebildiğini sormuş.
Prens’te başından geçen her şeyi anlatmış.Kral da kendisine misafirleri olduğunu burada dilediği kadar kalabileceğini söyleyip 40 tane de anahtar vererek;
-Bu kırk anahtarla her gün sarayın bir odasını açıp, gezebilirsin. Böylelikle canın sıkılmaz.Ancak 40.odayı asla açmayacak ve oraya girmeyeceksin demiş..
Prens, periler kralının sarayında yaşamaya başlamış,kendisine verilen 40 anahtardan her gün birini kullanarak odaları açıyor ve geziyormuş.Her açtığı oda kendisini daha çok heyecan ve meraka sürüklüyormuş,
Çünkü her oda değişik mücevher ve malzemelerden yapılıymış.Odaların biri altın,biri gümüş,biri,yakut,biri elmas,biri cam..dan yapılmış ve odaların içinde rengarenk çiçekler,cins,cins kuşlar,dev akvaryumlar içerisinde değişik balıklar varmış.39 günde 39 odayı gezmiş.40. gün Prens 40.odanın anahtarını eline almış,bir anahtara bir kapıya bakmış ve bir de Periler kralının sıkı sıkıya yaptığı tembihi hatırlamış.Ancak sonunda merakı galip gelmiş .Nasıl olsa kral bugün sarayda değil nereden haberi olacak diyerek, kendine yasak edilen odayı da açmaya karar vermiş.Prens odayı açarak girmiş.Girer girmez müthiş bir şaşkınlığa uğramış.Çünkü odanın içinde biribirinden güzel 3 peri kızı bulunuyormuş.Kızlar rengarenk çiçeklerle donanmış bahçe içindeki havuzda yüzüyorlarmış.Prens hemen iri bir vazonun arkasına gizlenerek kızları izlemeye başlamış.
Kızların içinde en küçüğüne aşık olmuş.O kızın kanatlı elbisesini alarak saklamış.Kızlar bir süre sonra sudan çıkarak elbiselerini giymeye başlayınca küçük kız elbiselerini bulamamış.
Ablaları ona;
   - Geç kalıyoruz. Biz seni bekleyemeyiz.Sen elbiseni bulduğunda gelirsin. Diyerek pencereden uçup gitmişler.Prens bunu fırsat bilerek saklandığı büyük vazonun arkasından çıkıp, peri kızına kendisini tanıtarak ona aşık olduğunu ve evlenmek istediğini söylemiş.
 
 
Peri kızı:
-Hayır.Biz peri kızlarının insanlarla evlenmesi yasak.Kral babam bunu duyarsa çok kızar diyerek kanatlı elbisesini giyip o da pencereden uçarak gitmiş.
Prens, doğru peri kralının yanına giderek olanları anlatmış ve kızı ile evlenmek için izin istemiş.
Kral :
-Sen hem benim emrimi dinlemeyerek yasak odaya girersin, hem de kızımla evlenmek istersin ha.Deyip kızıp, kükremiş ve nöbetçileri çağırarak prensin derhal ülkesine geri gönderilmesini emretmiş.
Prens zorla ülkesine götürülmüş.Başına gelenleri bir bir babasına anlatarak kıza aşık olduğunu onsuz yaşamak istemediğini söylemiş.
Kral babası:
-Ey oğul üzülme ben sana ülkenin en güzel kızını alırım.Demesine rağmen prensin mutsuzluğu sona ermemiş.
Bir gün prens  çarşıya inmiş ve O satıcının yine
-Sihirli sandığın içine giren zengin olur.diye bağırdığını görmüş.Hemen adamın yanına giderek sandığa girmek istediğini söylemiş.satıcı kendisini hiç tanımamış ve prensi sandığın yanına götürerek içerisine koymuş.bir süre sonra dev kuşlar gelerek sandığı alıp dağa götürmüş.Periler kralının sarayını bularak kapıyı çalmış ve kralın huzuruna çıkmış.Krala tekrar, kızına aşık olduğunu ve onunla evlenmek istediğini adeta yalvararak söylemiş.
Kral bu kararlı genci bu kez denemek istemiş ve;
-Çok uzaklarda insanların ve cinlerin gidemediği  Devler ülkesinde Zümrüdü Anka denilen iri bir kuş var.Bu kuşun tüyleri dünyadaki bütün renklerinden oluşmaktadır.Bu kuşun kuyruğundan bir tüy getirebilirsen kızımı sana veririm.demiş.
Prens bunu hemen kabul etmiş ve her ay devler ülkesine vergi olarak gönderilen altın dolu sandığın içerisine gizlenmiş.Sandığı almaya gelen dev kuşlar sandığı kaptıkları gibi devler ülkesine götürmüş.
Devlerin kralı sandığı açtığında prensi görmüş ve çok şaşırmış.Zira O ülkeye hiçbir insan ve cin gitmeye cesaret edememiş.Devlerin kralı prense ;
-Sen kimsin,burada ne arıyorsun.diye adeta kükrüyerek sormuş.
Prens hiç korkmadan başına gelenleri Devlerin kralına anlatmış.Kral bu gencin cesaretine hayran olarak,Zümrüdü Anka kuşunun kuyruğundan bir tüy almasına izin vermiş.Anka kuşunun kuyruğundan tüyü alan prens tekrar sandığın içinde, dev kuşlar tarafından peri kralının ülkesine götürülmüş.Periler kralı Anka kuşunun tüyünü getiren bu cesur genç prense,verdiği sözü tutmuş ve küçük kızını prense vermiş.
Kızı alarak ülkesine sevinçle dönen pres 40 gün, 40 gece süren bir düğünle peri kızı ile evlenmiş.Düğüne tüm periler ve devleri de davet edilmiş.
Böylece insanlar,periler ve devler hep birlikte mutlu bir hayat sürmüşler.
 
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevitine
Daldan üç elma düşmüş biri masalı anlatanın,biri yazanın diğeri de dinleyenin..
Facebook
 
www.facebook.com/endersumer44
 
Bugün 8 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol